Tanrıverdi Yoyav Mehmet Akif Ersoy'u Anma Töreninde Konuşma Yaptı.

Haberler
Bu haberi Facebook'ta paylaşın
Bu haberi Twitter'da paylaşın
Haber Tarihi : 27.12.2011

Eklenme Tarihi : 27.12.2011

AK PARTİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE
MANİSA MİLLETVEKİLİ HÜSEYİN TANRIVERDİ’NİN
YOYAV MEHMET AKİF’İ ANMA GÜNÜ TOPLANTISI’NDA YAPTIĞI KONUŞMA METNİDİR.
27 Aralık 2011-ANKARA

Sayın Başkan,
Değerli YOYAV Mensupları,
Saygıdeğer Akif Dostları,
Değerli Hanımefendiler, Beyefendiler,
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Aralık ayı,
İstiklâlimizin Şairi Mehmet Akif’in hem doğumu, hem de ölümünü barındırmaktadır.
Doğumu 20 Aralık 1873 –Vefatı ise 27 Aralık 1936’dır.
2011′in son haftalarını yaşadığımız şu günlerde UNESCO tarafından ilan edilen Mehmet Akif Ersoy yılını da geride bırakıyoruz.

Büyük şairimiz, İstiklalimizin, birlik ve beraberliğimizin sembolü olan Mehmet Akif’in ölüm yıldönümünde bizi bir araya getiren YOYAV Başkanı Sayın Dr. İbrahim ATEŞ’e ve arkadaşlarına teşekkür ediyor,

Sözlerime başlarken tüm Akif dostlarını, gönüldaşlarını, sizleri gönülden ve samimî duygularımla selamlıyorum.


Değerli Akif Dostları,
Malumunuz olduğu üzere milletimizin medâr-ı iftihârı olan merhum Mehmet Akif Ersoy, 75 yıl önce böyle bir 27 Aralık günü kaybetmiştik. Kendisini, rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Mekânı cennet olsun.
O’nun bedeni milletinden ayrıldı,
Ama manen bizimle birlikteliği devam etmektedir.

Sözleri dillerde, sevgisi gönüllerde yaşıyor.
O, ölümüyle unutulmayan ender insanlardan biri idi.

Vefakâr milletimiz,
O’nu aslâ unutmadı.
O’nun için hayırlı dualarda bulunmayı ihmal etmedi.
Düşünce ve davasına sahip çıktı.
Eserlerini yaşattı, fikirlerini yaydı.
Adına okullar, üniversiteler, kütüphaneler ve kültür merkezleri kurdu.

Bunların hepsini yaptı, ama yapamadığı birşey vardı.
O da,
benzeribasiret, bilinç, deha ve dirayette bir düşünür ve şair yetiştirmekti. Onun gibi bir şahsiyeti bulmak, yetiştirmek de imkansız.

Bakın;
Ölümüne yakın bir zamanda dostları ile sohbet ederken bir arkadaşının İstiklal Marşını yeniden yorumlanması veya yazılması üzerine söz açıldığında şunları söyler;

"O günler ne samimi, ne heyecanlı günlerdi.
Binbirsıkıntı karşısında bunalan ruhların, ıstıraplar içinde kurtulmayı beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır...

O şiir bir daha yazılamaz, o'nu ben de yazamam. O'nu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım.

O şiir artık benim değil, milletin malıdır.
Benim, millete en kıymetli hediyem budur.
Allah bir daha bu millete bir istiklal marşı yazdırmasın."

Sevgili Dostlarım,

Akif, İstiklal Marşımızı yazarken içindeki o büyük okyanusu, büyük bir sevgiyi 12 kıtalık şiirine sığdırmıştır.

Tam bir vatansever olan AKİF sadece bizim Milli Mücadelemize değil bizden sonra bütün ulusların bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine ışık olmuştur. Pakistan’dan Mısır’a kadar birçok İslam coğrafyasında AKİF şiirleri okutulmuş ve genç dimağlara ezberletilmiştir.

“Sahipsiz olan memleketin batması haktır
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır” diyen Akif zamanlar üstü bir şairdir.

Âkif bu ülkenin çığlığıdır,
Âkif bu ülkenin tarihidir, coğrafyasıdır.
O inanmış bir insandır.

Bu sıfatı önce gelmek kaydıyla öncelikli olarak, şair, düşünür, şiiri tebliğ-telkin-düşünce içinde toplumu iyiye götürmek için bir araç saymıştır.

Anadolu insanı hangi şartlarda yaşıyorsa, hangi şartlarda hayatını sürdürüyorsa, o şartlarla oturup kalkan,
bir bilge, bir düşünce, bir şair insandır.

Akif’te bitmeyen bir vatan sevgisi ve ecdat sevgisi vardır.

Bunu mısralarına sık sık taşır ve Türk gencinin bu duygularla hiçbir zulüm ve haksızlığa boyun eğmeyeceğini bildirir.
Değerli Dostlarım,
Dünyanın ve ülkemizin bulunduğu konjonktüre baktığımızda, O’nun mesajının derinliğini kavramamız gereken günlerdeyiz.
Çünkü Akif’in yaşadığı dönemin şartlarında, onun sergilediği duruş; yabancılaşmanın, başkalaşmanın, ötekine dönüşmenin yani müthiş bir savrulmanın yaşandığı bugünlerde örnek alınması gereken bir tavır ve kuşanılması gereken bir ahlâki tutumdur.
Necip Fazıl’ın deyimiyle;
“Akif’in harp arabasını iki at çeker:
Biri iman ve İslam savaşçısı, öbürü şair!”

Gene Necip Fazıl’ın tesbitiyle O;
“Tek başına binbir yol ağzına çıkıp, Durun !.. Hiç kimse yoksa ben varım !” diyen bir dava ve duruş adamıdır.
Kaynağı kurumayan lavlar fışkıran bir volkanik yanardağdır!
Bu yanardağ; içeriden kökleri kurutulmaya çalışılan, dışarıdan-cepheden ise varlığına bile tahammül edilemeyen bir tarih, toplum ve coğrafyanın davacısı olarak bir ömür volkanik patlamalar göstermiştir.
İçindeki duyguları her fırsatta dile getirmesine rağmen gene de;
“Dili yok kalbimin ondan ne kadar bîzarım” diye şikayet etmiştir.
“Dava adamı kimdir?”şeklinde sorulacak birsoruya Mehmet Akif’in fotoğrafını veya Safahat’ını göstermek yeter de artar bile.
O’nun fiziki duruşu bile insana haşyet, hürmet, vakar telkin eden bir şahsiyet heykelidir. Nurettin Topçu’nun ifadesiyle:
“Vekar dolu bir alın, haya dolu bir çehre; şiddet dolu bir bakış, iman dolu bir sine..”dir
Mehmet Akif’in bir çokünvanı vardır.
Burada bilmeyen dostlarımız olabilir ;

Akif şair olmasının yanında;
Güreşlere katılan bir Pehlivan, baytar, muallim, müderris, siyasetçi, harp adamı, muharrir ve müterkimdir.
Mehmet Akif; etrafındaki yangının farkında bir dava adamı olarak çevresinin duyarsızlığının ve gençliğin kozmopolit kişiliğinin farkındadır ve şöyle feryad eder:
“Ne yapsam, neyle kurtarsam şu yatmış inleyen halkı?
Geçilmez kahkahandan her taraf yangın içindeyken…
Yanan bir sîneden lâkin ne istersin? Nedir öfken?
Beraber ağlamazsın,sonra kör dersin, sağır dersin.
Bu hissizlikten insanlık hem iğrensin, hem ürpersin.
Ne ibret! Yok mu bir bilsen kızarmak bilmeyen çehren?
Bırak tahsili, evlâdım sen ilkin bir hayâ öğren!..”


12 Mart 2012’de 91. yıl dönümünü kutlayacağımız Milli Marşımızın kabulgünü yani 12 Mart tarihi, bildiğiniz gibi 2007 yılında AK Parti Hükümeti tarafından çıkarılan kanunla İstiklal Marşının Kabulünü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü olarak kabul edilmiştir.

Böylesine büyük bir şairimize geçte olsa hak ettiği paye,milletimiz adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce verilmiştir.

Değerli Dostlar,

Âkif'in Leyla'sı vatan sevgisidir.
Âkif'in Leyla'sı iman zenginliğidir.
Âkif'in Leyla'sı, başta güzel ülkemiz, güzel Türkiye’miz olmak üzere, bütün bir âlemi İslam’ın daha güçlü günlere, daha güçlü geleneklere, daha büyük medeniyetlere yürümesidir.

Bugün yetişen neslimize Akifleri, Necip Fazılları ve Çanakkale şehitlerini muhakkak belletmeli, onların dinamik ruhlarını verebilmeliyiz.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi tekrar en kalbi duygularımla Sevgiyle, saygıyla selamlıyor, Akif’e Cenab-ı Hak’tan Rahmet diliyorum.


 

E-Posta Listeme katılarak seçim çalışmaları hakkında bilgi alabilirsiniz.